| Ankara |
| — İl & Büyükşehir — |
|
Yukarıdan aşağı ve soldan sağa:Kızılay Meydanı,Kocatepe Camii, Emek İşhanı, Şehrin genel görünümü,Söğütözü, Atakule ve Anıtkabir. |
| Slogan: Türkiye'nin Kalbi[1][2] |
|
Ankara'nın Türkiye'deki konumu |
| Ülke | Türkiye |
| Bölge | İç Anadolu Bölgesi |
| İdari birimler | 25 ilçe |
| Yönetim |
| - Belediye Başkanı | Melih Gökçek (AK Parti) |
| - Vali | Mehmet Kılıçlar |
| Yüzölçümü |
| - Toplam | 25,437 km2 (9,8 mi2) |
| Rakım | 938 m (3.077 ft) |
| Nüfus (2014) |
| - Toplam | 5,150,072[3] |
| - Yoğunluk | 198/km² (512,8/sq mi) |
| | [3] |
| Zaman dilimi | DAZD (+2) |
| - Yaz (YSU) | DAZD (+3) |
| Posta kodu | 06xxx |
| Alan kodu | (+90) 312 |
| Plaka kodu | 06 |
İnternet sitesi:
Ankara Büyükşehir Belediyesi T.C. Ankara Valiliği
|
Ankara'nın başkent ilan edilmesinin ardından (13 Ekim 1923) şehir hızla gelişmiş ve günümüzde Türkiye'nin ikinci en kalabalık ili olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında ekonomisi
tarım ve
hayvancılığa dayanan ilin topraklarının yarısı hâlâ tarım amaçlı kullanılmaktadır. Ekonomik etkinlik büyük oranda
ticaret ve
sanayiye dayalıdır. Tarım ve hayvancılığın ağırlığı ise giderek azalmaktadır. Ankara ve civarındaki gerek kamu sektörü gerek özel sektör yatırımları, başka illerden büyük bir nüfus göçünü teşvik etmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, nüfusu ülke nüfusunun iki katı hızda artmıştır. Nüfusun yaklaşık dörtte üçü hizmet sektörü olarak tanımlanabilecek memuriyet, ulaşım, haberleşme ve ticaret benzeri işlerde, dörtte biri sanayide, %2'si ise tarım alanında çalışır. Sanayi, özellikle
tekstil,
gıda ve
inşaat sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Günümüzde ise en çok savunma, metal ve motor sektörlerinde yatırım yapılmaktadır. Türkiye'nin en çok sayıda
üniversiteye sahip ili olan Ankara'da ayrıca, üniversite diplomalı kişi oranı ülke ortalamasının iki katıdır. Bu eğitimli nüfus,
teknoloji ağırlıklı yatırımların gereksinim duyduğu iş gücünü oluşturur. Ankara'dan
otoyollar,
demir yolu ve hava yoluyla Türkiye'nin diğer şehirlerine ulaşılır.
Bilinen tarihi en az 10 bin yıl öncesine,
Eski Taş Çağı'na ulaşan
[6] Ankara, tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır.
Hititler,
Frigyalılar,
Lidyalılar,
Persler,
Galatlar,
Romalılar,
Bizanslılar,
Selçuklular,
Osmanlılar ve nihayet
Türkiye Cumhuriyeti, il topraklarını kontrolleri altında tutmuştur.
Tektosagların ve Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olan Ankara şehri ve Frigyalıların başkenti
Gordion, il sınırları içinde yer alır. Yıldırım Bayezid'in Timurlenk'e yenik düştüğü
Ankara Muharebesi Çubukyakınlarında ve
Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası olan
Sakarya Muharebesi Polatlı yakınlarında yapılmıştır.
İlin Batı Karadeniz Bölgesi'nde yer alan kuzey kesimleri haricindeki büyük kısmı İç Anadolu Bölgesi'nde yer alır ve
kara ikliminesahiptir. Şehirler dışındaki il topraklarının büyük kısmı
tahıl tarlalarıyla kaplı platolardan oluşur. İlin çeşitli yerlerindeki doğal güzellikler korumaya alınmış, dinlenme ve eğlence amaçlı kullanıma sunulmuştur. İlin adını taşıyan
tavşanı,
keçisi ve
kedisi dünya çapında bilinir,
armudu,
çiğdemi, yerel yemeklerden
Ankara tavası ve Kızılcahamam ve Beypazarı'nın maden suyu ise ülke çapında tanınır.
-
Frigya dili ve Yunanca'da
Ἄγκυρα (telâffuz:
Anküra),
gemi çapası demektir. Bazı efsanelere göre Ankara,
Frig Kralı
Midas’ın bir gemi çapası bulduğu yerdir.
[8] Büyük İskender'in Doğu Seferi sırasında Anküra’ya MÖ 333'te geldiği kayıtlara geçmiştir.
[8] 2. yüzyıla ait ve Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenen bazı paralarda gemi çapası figürü bulunmaktadır.
[9]
Frigler,
Galatlar ve
Romalılar tarafından Ἄγκυρα olarak bilinen şehrin adı,
Latin harfleri ile
Batılı kaynaklara
Ankyra ve
Ancyra olarak geçti.
[10][11] Kentin adı, Türklerin
Anadolu'ya gelmesinden sonra
Ankara,
Engürü ve
Engüriye olarak değişime uğradı. Batı dillerine de
Angora olarak geçti. 16. yüzyıla ait çeşitli resmî Osmanlı evraklarında Ankara (انقره) adı geçmektedir.
[12]
Türkiye Cumhuriyeti devleti, 28 Mart 1930'da yabancı ülkelerden Türk şehirleri için
Türkçe adların kullanılmasını resmen talep etti.
[13] Bu tarihten sonra posta idaresi
Angora olarak adreslenmiş mektupları Ankara'ya ulaştırmadı.
[14] Böylece zamanla Ankara adı evrenselleşti.
-
Ankara ilinde keşfedilmiş en eski tarih öncesi kalıntılar
Eski Taş Çağına[15][16] kadar uzanmaktadır. Bu döneme ait çeşitli eserlere Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe'de rastlanmıştır.
[6] Bunlar dışında Ankara'nın
Polatlı ilçesinde, MÖ 3000 yıllarına ait insan yerleşmelerine rastlanmıştı.
[17]
Hititler, Frigler, Lidyalılar, Ahamenişler, Galatlar ve Romalılar[değiştir | kaynağı değiştir]
Hint-Avrupalı bir kavim olan
Hititler (MÖ 1660-1190), Anadolu'ya boğazlar yoluyla gelmişlerdir. Hititlerin Anadolu’ya göç tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir.
[18] Ankara ve çevresinde Hitit dönemine ait yerleşkelerin kalıntıları,
Balıkhisar, Ballıkuyumcu, Bitik, Karaoğlan, Gâvurkale ve
Külhöyük höyükleridir.
[19] MÖ 2. bin yılın sonlarına doğru Hititlerin siyasal olarak çöktüğü ve yerini
Friglere bıraktığı görülmektedir.
[20]
MÖ 2. binyılın sonlarında bölgede, hızla büyüyen bir
Frigya kasabası vardı.
[16] Frig Krallığı'nın başkenti olan
Gordion kentinin kalıntıları
Polatlı'nın 29 kilometre kuzeybatısında bulunmaktadır. Gordion, en parlak dönemini
Frigya Kralı Midas zamanında (MÖ 725-675) yaşamıştır.
[21] Ankara'da,
Frigler dönemine ait kalıntılar arasında bulunan
Yumurtatepe Tümülüsü'nün bulunduğu yerin, kurulduğu dönemlerde çok önemli bir yerleşim olmasa da stratejik bir noktada olduğu düşünülmektedir.
[10] Frigler, MÖ 700'lü yıllarda
Kafkaslardan gelen
Kimmerlertarafından ortadan kaldırıldı.
[22]
Tunç Çağı'nın sonlarında Frigler ile birlikte Anadolu'ya gelen ve Batı Anadolu'da varlıklarını sürdüren
Lidyalılar, Friglerin ortadan kalkmasını fırsat bilerek bugünkü Ankara ilini de kapsayan
Kızılırmak yöresini ele geçirdiler. MÖ 7. yüzyılda Anadolu'ya hâkim oldular ve 140 yıl hüküm sürdüler.
[23] Lidyalıların
sikkeyi icat ettikleri kabul edilir.
[24] Lidyalılar döneminde Anadolu'da ticaret gelişmiş,
tahıl üretimi,
hayvancılık,
zeytinyağı ve
şarap üretimi ilerlemiştir. Orta Anadolu'nun ana ulaşım yolu üzerinde bulunan Ankara ili toprakları da bu gelişmelerden istifade etmiştir.
[23] Medler ve
Perslerle savaşan Lidyalılar, komşuları
Ahameniş Pers Hükümdarı Kiros ile MÖ 547'de Kızılırmak kavsi içinde yaptıkları savaşı kaybederek tarih sahnesinden silinmişlerdir.
[23]
Persler, MÖ 545'ten itibaren
Anadolu'ya egemen olarak, Anadolu'daki
Helen kültürüne son verdiler.
[25] MÖ 5. yüzyılda
Herodot,
Pers İmparatorluğu'nun ordu, ticaret ve posta hattı olarak kullanılan
Kral Yolu'nun Ankara'dan geçtiğini yazar.
Kral Yolu,
Efes'te başlıyor, Sardes şehrinden Lidya'ya, sonra
Gordion, Ankyra ve
Kızılırmak'tan geçerek,
Kapadokya üzerinden
Kilikya'ya, oradan
Fırat ve
Dicle nehirlerini geçip
Asur'dan
Susa kentine ulaşıyordu.
[26]
MS 395 yılında
Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Ankara
Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kaldı. Ancak il toprakları üzerindeki Doğu Roma hâkimiyeti zaman zaman kesintiye uğradı. MS 654 yılında
Müslüman Araplar kısa süreliğine bölgenin kontrolünü ele geçirdiler. 833 ve 842 yıllarında
Abbasi Halifesi Mutasım ve Türk komutanı
Afşin Ankara kentini kısa süreliğine ele geçirdi. 871 yılında
Pavlikian mezhebinden Hristiyanlar Ankara kentinin kontrolünü yaklaşık bir yıllığına ele geçirdi. Bu kesintilerden sonra her seferinde Doğu Romalılar kenti geri alarak otoriteyi sağladı.
[32]

Ankara'nın 18. yüzyıldan kalma bir resmi. Bu anonim eser
Hollanda'daki Rijksmuseum'dadır.
Ankara'nın
Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun eline geçmesi,
Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra 1073 yılına rastlar. 12. ve 13. yüzyıllarda
Selçuklu Sultanlarının da çabasıyla transit ticarette gelişme gösteren Ankara'nın merkezi, önce
Ahiler'e, ardından 1304'te göreli özerklik verilerek
Osmanlı İmparatorluğu'na bağlandı. İlin güneybatı ilçeleri bu dönemde
Germiyanoğulları'na bağlanırken, güneydoğu ilçeleri
Karamanoğulları'na bağlanmıştır.
[33] I. Murat zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına bağlanan ilde, 1402 yılında
Büyük Timur İmparatorluğu İmparatoru
Timur ile
Osmanlı İmparatorluğu Padişahı Yıldırım Bayezid arasında
Ankara Muharebesi yapıldı.
[34][35] Yıldırım Bayezid'in savaşı kaybetmesi ve
Timur'a esir düşmesi sonucu
Osmanlı Devleti,
Fetret Devri denen bunalım ve iktidar boşluğu dönemine girdi. Ankara Muharebesi'nde bölge büyük ölçüde harap olmuş, Anadolu birliğini yeniden kuran
II. Murat zamanında yeniden onarılmıştır.
[10] 1841 yılında
Anadolu Eyaleti kaldırılıp yerine vilayetler kurulunca il bir
vilayet oldu.
[36]Ankara, Çorum, Yozgat, Kayseri ve Kırşehir sancakları bu vilayete bağlandı.
Ankara Vilayeti 1922 yılına kadar varlığını sürdürdü.
[36]
Osmanlı hâkimiyetinin sonlarına doğru Ankara 1917'de 3 gün süren
büyük bir yangın geçirmiş
[37] ve yangın 1900 kadar hanenin yanması ile sonuçlanmıştır.
[38]

Ankara'dan 1935 yılına ait bir görünümü
Ankara ilinin
Kurtuluş Savaşı'nda merkezî bir yeri olmuştur. 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen
Mustafa Kemal, şehri Anadolu’daki direniş hareketinin yönetimi olan
Heyet-i Temsiliye'nin merkezi olarak seçti. Şehir, coğrafi olarak Anadolu'nun ortasındaydı, demir yolu ile İstanbul'a ulaşılabiliyordu,
Batı Cephesine yakındı ve halkın millî mücadeleye olan desteği tamdı. İstanbul'un İngilizler tarafından resmen işgalinden iki gün sonra, 18 Mart 1920'de, İstanbul'da bulunan
Meclis-i Mebusan kendini resmen feshedince, 23 Nisan 1920'de Ankara'da
Büyük Millet Meclisi kuruldu. Ankara ili,
Türk-Yunan Savaşı'nın en yoğun muharebesinin gerçekleştiği yer olmuştur. 1920 yazında Yunan birlikleri, Ankara şehrini ele geçirmek amacıyla
Sakarya nehri kıyılarına kadar ilerlemişti. Ancak 23 Ağustos - 13 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen
Sakarya Meydan Muharebesi sonucunda Yunan birlikleri püskürtüldü.
Polatlı yakınlarında meydana gelen zorlu muharebe Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası olmuş, Mustafa Kemal Atatürk ünlü
"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır" sözünü bu sırada söylemiştir. Birkaç hafta sonra Fransa ile yapılan
Ankara Anlaşması ile,
Türk-Fransız ihtilafı sona ermiştir. Kurtuluş Savaşı sonucu toprakları üzerindeki egemenliğini kanıtlayan Türkiye, 1922
Lozan Barış Konferansı ve 1923
Lozan Antlaşması ile uluslararası toplulukta millî sınırlarını tescilledi ve bağımsızlığını onaylattı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 13 Ekim 1923'te Ankara ilinin merkezi olan
Ankara kentini başkent ilan etti.
[39][40][41]
Ankara, 1984 yılında çıkarılan 2972 sayılı kanun
[42] ve 195 sayılı kanun hükmünde kararname
[43] sonucu
İstanbul ve
İzmir ile birlikte
büyükşehir unvanı kazandı. Aynı yıl çıkarılan 3030 sayılı kanun ile büyükşehir ve ilçe belediyeleri statüleri netleşti.
[44] Başlangıçta beş ilçe
Ankara Büyükşehir Belediyesinin sınırlarına dâhil edildi. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez kabul edilerek yarıçapı 50 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi.
[45] Bu sınırlar içinde kalan 16 ilçe, büyükşehir ilçe belediyeleri hâline geldi.
[45] 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile
2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.
[46]
-
Ovalık bir alanda kurulan ilin yüz ölçümünün yaklaşık %50'sini tarım alanları, %28'ini ormanlık ve fundalık alanlar, %12'sini çayır ve meralar, %10'unu ise tarım dışı araziler teşkil etmektedir. İlin en yüksek noktası 2015 m yüksekliğindeki
Elmadağ, en geniş ovası 3789 km²'lik yüz ölçümü ile
Polatlı Ovası, en büyük gölü yaklaşık 490 km²'lik yüz ölçümü ile
Tuz Gölü'nün il içindeki alanı, en uzun akarsuyu yaklaşık 151 km'lik uzunluğu ile
Sakarya Nehri'nin il içindeki bölümü, en büyük barajı ise 83,8 km²'lik yüz ölçümü ile
Sarıyar Barajıolup, il geneli itibarıyla 14 doğal göl, 136 sulama göleti ve 11 baraj bulunmaktadır.
[52]
İlin güney ve orta bölümlerinde
karasal iklimin soğuk ve kar yağışlı kışları ile sıcak ve kurak yazları, kuzeyinde ise
Karadeniz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir.
[53][54]Karasal iklimin hâkim olduğu bölgelerde gece ile gündüz, yaz ile kış mevsimi arasında önemli sıcaklık farkları bulunur. En sıcak ay temmuz veya ağustostur. İldeki yerine göre ortalama en yüksek gündüz sıcaklıkları 27-31
° C'dir. En soğuk ay ise ocak ayıdır, en düşük gece sıcaklıkları ildeki yerine göre ortalama -6 ila -1 °C arasındadır. Yağışlar en çok aralık, en az temmuz veya ağustos ayında düşer. Ankara il merkezinde yıllık ortalama toplam yağış 415 mm,
[54] yıllık ortalama toplam yağış, 60 cm (
Kızılcahamam) ila 35 cm (
Şereflikoçhisar) arasında değişir.
[55][56]
[gizle] Ankara iklimi  |
| Aylar | Ocak | Şubat | Mart | Nisan | Mayıs | Haziran | Temmuz | Ağustos | Eylül | Ekim | Kasım | Aralık | Yıl |
| En yüksek sıcaklık rekoru, °C | 16 | 19 | 25 | 30 | 33 | 37 | 41 | 42 | 35 | 32 | 24 | 17 | 42 |
| Ortalama en yüksek sıcaklık, °C | 1 | 4 | 10 | 15 | 20 | 24 | 27 | 28 | 24 | 18 | 10 | 4 | 15 |
| Ortalama sıcaklık, °C | 0,4 | 1,9 | 6,0 | 11,2 | 15,9 | 19,9 | 23,4 | 22,9 | 18,5 | 12,9 | 6,6 | 2,3 | 10 |
| Ortalama en düşük sıcaklık, °C | −6 | −5 | −1 | 3 | 6 | 9 | 12 | 12 | 8 | 3 | −1 | −3 | 3 |
| En düşük sıcaklık rekoru, °C | −31 | −31 | −27 | −11 | −6 | 2 | 3 | 3 | −2 | −8 | −18 | −25 | −31 |
| Ortalama yağış, mm | 40 | 31 | 36 | 51 | 52 | 39 | 17 | 15 | 18 | 32 | 36 | 48 | 415 |
| Kaynak: Worldweather.org[57] Weatherbase.com,[58] Türkiye Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü |
Ankara toprakları iki dağ kuşağı arasında sıkışmıştır.
Faylara (kırık hatlara) rastlanır. Ankara il sınırları içindeki alanın %30'u 1. ve 2. derece
deprem alanıdır. Son yüz yılda meydana gelen küçük şiddetli depremlerin çoğu
Kuzey Anadolu Fay Hattı ve yakın çevresinde veya başkentin güneydoğusunda Tuzgölü ve Kırşehir fayı civarındadır. Bu dönemde meydana gelen 1944 Bolu-Gerede depremi ve 1938 Kırşehir depremi Ankara il sınırları içinde hasara yol açmıştır. Ankara içinde meydana gelen en kuvvetli deprem, 6,1 büyüklüğündeki 2005 Balâ depremidir.
[59]
Ankara topraklarının kuzey kısımları
volkaniktir. Burada
andezitik ve
trakitik kayalar, kuzeydoğuda
granit türü kayalar, kuzeybatıda ise
kireç taşları ve
kumtaşları görülür. İlin güney ve güneydoğu bölgeleri
mezozoik (II. zaman) oluşumlardan meydana gelir. Sakarya Nehri çevresinde
Tersiyer, Polatlı civarında
Eosen, Tuz Gölü dolaylarında
Neojen (III. zamanın son sistemi), çukur ve düz alanlar ile akarsu boylarında
Kuaterner oluşukları bulunmakadır. Başkent bölgesi büyük ölçüde
volkanik yüzey malzemesine sahiptir. İlin büyük bölümü
kireç taşlarından oluşmuştur, bu yüzden çok kireçli topraklarla kaplıdır. Akarsu boylarında tarıma uygun
alüvyon topraklarına rastlanır.
[60] Bu jeolojik yapıların bazıları oluştukları döneme ait
fosiller içerir ve o dönemlerin canlıları hakkında fikir verir.
Neojen dönem oluşuklar fosil bakımından zengindir.
Kızılcahamam'da Sinap yakınlarındaki bir fosil yatağında Neojen memeli kalıntıları ve adını Ankara'dan alan
Ankarapithecus meteai adlı bir
hominoid (insansı) türe ait fosil keşfedilmiştir. Bu canlının
evrimde insansılar ile insanların ortak atası olduğu öne sürülmüştür.
[61]
Güneybatıda kalan
Polatlı çevresindeki kireç taşları fosil açısından oldukça zengindir. Bölgede, alt
Paleosenden kalma sığ deniz bitkilerinin fosilleri bulunmuştur.
Çamlıdere'deki Taşlaşmış Ağaç Fosil Ormanı, Erken
Miyosen’de (23–15 milyon yıl öncesi) gelişmiş olan çam ve meşe ağaçlarının bulunduğu karışık bir ormanın fosil kalıntılarından oluşur.
[62]
Ankara'nın
iklim şartları ve
topoğrafik yapısı nedeniyle, ilde
bitki örtüsü olarak
bozkır ve
orman bulunur. Bozkır bölgelerde ağaç hemen hemen hiç bulunmaz, bir tek akarsu kıyılarında
iğde,
söğüt ve
kavak ağaçları bulunur. Bozkırda genelde dikenli çalılar ve otlar vardır.
Ayrık otu,
geven,
sorguç otu,
üzerlik,
katırtırnağı,
yabani arpa,
püsküllü brom,
yavşan otu,
gelincik,
papatya,
hatmi,
kekik,
sütleğen,
ballıbaba,
kuşburnu ve
böğürtlen burada bulunan başlıca otlar arasında sayılabilir.
[63]
2012 verilerine göre ilin %15'i ormanlarla kaplı olup, yüz ölçümünün %8'ini verimli ormanlar, %7'sini ise bozuk ormanlar oluşturmaktadır.
[64] Ormanlar başlıca dağların kuzey yamaçlarında görülür, ayrıca bozkır ortasında
korular da mevcuttur. Ormanlarda en çok
karaçam,
ardıç ve yer yer
meşe görülür. İlin kuzeyine doğru iğne yapraklı ormanlar yaygınlaşır.
[63] Kuzey kesimlerde
sarıçam ormanları da görülmektedir. Ayrıca ilin kuzeyinde, Bolu il sınırına yakın yüksek kesimlerde az miktarda da olsa
köknar ormanlarına rastlanmaktadır.
Nallıhan ilçesinin kışların fazla sert geçmediği düşük rakımlı kesimlerinde ise yer yer
kızılçam ormanları bulunmaktadır. İlin güney kesiminde ormanlar daha az yer tutmaktadır. Güney kesimde yer alan başlıca ormanlar
Balâ ilçesinde yer alan Beynam'da ve Küre Dağı'nda yer almaktadır.
Ankara nüfusunun dörtte üçü
hizmet sektöründe çalışır ve bu sektör ilin
gayrisafi hasılasında en büyük paya sahiptir. Sektörün bu kadar gelişmesinin nedeni, göçle gelen nüfusa istihdam sağlayacak kadar büyük sanayinin bulunmamasıdır.
[65]
İl,
Türkiye gayrisafi millî hasılasının %9'una sahiptir. Ülkenin toplam vergi gelirlerinin %12'si, bütçe gelirlerinin %12,3'ü buradan toplanır; buna karşılık ilin ülke bütçesinden aldığı pay %6,4'tür. 2006 yılında Ankara bütçe vergi gelirlerine 16,5 milyar
TL, toplam bütçe gelirlerine de 21,1 milyar TL katkıda bulunmuş, bütçeden ise 11,3 milyar TL pay almıştır.
[65]2001 yılı itibarıyla
gayrisafi yurt içi hasılasının Ankara'ya düşen kısmının %45'i ticaretten, %23'ü ulaştırma ve haberleşmeden, %14'ü devlet hizmetinden kaynaklanmaktaydı.
[66]
Pricewaterhouse Coopers’ın “Dünyada En Büyük Şehir Ekonomileri Hangileri ve Bu 2020 Yılında Nasıl Değişecek” raporuna göre dünyanın en büyük 100 kenti arasında 2005 yılında 94. olan kent, 2008'de 80. sıraya yerleşmiştir. İlin 2020 yılında dünya kentleri sıralamasında 115 milyar
$ gelirle 74. sıraya yerleşmesi planlanmaktadır.
[67][68]
Brookings Institution ve JP Morgan'ın 2014 yılı baz alınarak oluşturulan, ekonomide yükselen kentler sıralamasında Ankara 300 şehir arasında
Xiamen'in ardından 9. sırayı aldı. Ankara 2013'teki listede 38. sırada yer almaktaydı. Aynı listede Türkiye'den
İzmir 2,
İstanbul 3 ve
Bursa 4. sırada yer almıştır.
[69]
Ankara ilinde
özel sektörün katma değer içindeki payı %85'in üzerindedir. İlin
sanayisi genel olarak küçük ve orta boylu işletmelerden oluşmaktadır. Bunların %40'ı, savunma ve taşıt üretimi yapan büyük kuruluşların talep gösterdiği makine ve metal alanında üretim yapmaktadır, bunun ardından gıda ve tekstil sanayileri gelir. Üretim açısından en önemli sektörler, gıda (şeker, un, makarna, süt, içki), taşıt, makine (tarım araçları, taşıt, traktör), savaş, çimento ve dokumadır (yünlü dokuma, trikotaj, konfeksiyon). Ayrıca tarım ilaçları, mobilya, şekercilik ve matbaacılık da önemlidir.
[70] Savunma sanayisi, yazılım ve elektronik sektörlerinde Ankara Türkiye'de başta gelir.
[71]
Ankara Sanayi Odası'na (ASO) kayıtlı yaklaşık 3500 şirket vardır. Türkiye'nin en büyük 500 şirketinin 48'inin ASO'ya bağlı olmasıyla Ankara, 2009 yılında İstanbul'dan sonra Türkiye'nin 2. sanayi merkezi sayılmaktadır.
2009'da Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan bir çalışmaya göre, en rekabetçi il Ankara'dır. Ankara, "rekabetçilik" endeksini oluşturan alt endeksler arasında insani sermaye, yaratıcı sermaye ve sosyal sermaye endekslerinde ilk sırada yer almıştır. Üniversite ve öğretim üyesi sayısının yüksekliği, patent ve benzeri başvurular gibi faktörler Ankara'yı özellikle yaratıcı sermaye endeksinde Türkiye'de birinci yapmaktadır.
[73]
Ankara ili genelinde toprakların %60'ı tarım alanı olarak kullanılır ve bu oran
Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir.
[65] En önemli tarla ürünleri
buğday,
arpa ve
şeker pancarıdır. Diğer önemli ürünler
kavun,
karpuz,
domates,
havuç,
armut,
elma,
vişne ve
üzümdür.
[74] Tarla arazilerinin yaklaşık %24'ünde buğday, %23'ünde arpa, kalanında ise diğer ürünler yetiştirilmektedir.
[75] Polatlı, Türkiye’nin ikinci büyük "
tahıl ambarı" olması dolayısıyla en aktif tahıl borsalarından birine sahiptir.
[76][77]
Ankara rakım ve mera özellikleri açısından, küçükbaş hayvancılığa daha elverişlidir. Hayvancılık il ekonomisinde önceleri önemli olan yerini giderek kaybetmektedir.
[78] İlde
koyun(ak ve karaman cinsi) ve
sığır beslenir.
Tavuk yetiştiriciliği de önemli boyuttadır.
[74] Ankara keçisi olarak bilinen
tiftik keçisi sayısı 1970'lerdeki sayısının onda birinin altındadır ve korunması amacıyla, günümüzde yetiştiricilerine ücret verilmektedir.
[79]
Ankara
orman varlığı bakımından pek zengin değildir. 2012 verilerine göre ilin %13'ü ormanlarla kaplı olup, yüz ölçümünün %7'sini bozuk ormanlar, %8'ini ise normal ormanlar oluşturmaktadır.
[64] Kayda değer bir ormancılık üretimi yoktur. Ancak, Türkiye çapında mobilyacılık, döşemecilik gibi alanları kapsayan önemli düzeyde bir ağaç işleri sektörü gelişmiştir.
Ankara, Türkiye'nin madencilik potansiyeli fazla olan illerindendir. İlin
Beypazarı ve
Nallıhan ilçelerinde
Türkiye'nin en önemli
linyit yataklarından bazıları bulunur. Ayrıca Tuz Gölü ve çevresinde
tuz çıkarılır.
Türkiye'de İzmir'deki
Çamaltı Tuzlası'ndan sonra en fazla tuz çıkarılan yer, Tuz Gölü ve çevresidir.
[80]
Ankara, Türkiye dışından
turistlerin çok tercih ettiği bir il değildir. Türkiye'ye gelen yabancıların sadece %1,5'i (2007'de 383 bin kişi) Ankara
Esenboğa Havaalanı'ndan giriş yapar. Bunların çoğu mayıs-eylül döneminde gelir ve %38'i Alman vatandaşıdır.
[82]
Yurt içi turizmi bakımından, başta kültür turizmi olmak üzere, kent merkezi ve çevresinde kongre turizmi,
Elmadağ çevresinde kış turizmi,
Kızılcahamam,
Ayaş,
Çubuk ve
Haymana çevresinde kaplıca turizmi ile
Güdül'deki Tuluntaş Mağarası'nda mağara turizmi gerçekleştirilmektedir.
Anıtkabir başta olmak üzere birçok müze ve anıt ile
Beypazarı ve
Kızılcahamam'daki tarihî evler yurt içi turizmine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca Evren ilçesi, Hirfanlı Baraj Gölü kıyısında sahip olduğu sahille Ankara ve çevre illere alternatif bir su ve doğa tatili imkânı sunmaktadır.
[87]
2008'de Anıtkabir 6 milyon kişi tarafından (%7'si yabancı),
[88] Anadolu Medeniyetleri Müzesi de 290 bin kişi (%60'ı yabancı)
[89][90] tarafından ziyaret edilmiştir.
Ankara, 2004 itibarıyla,
İstanbul ve
Kocaeli'den sonra çevreyi en fazla kirleten üçüncü ildir. Ankara'nın akarsuları ve bazı gölleri oldukça kirli durumdadır. İlin akarsuları içinde en fazla kirlenmiş olanlar arasında
Sakarya ve onu besleyen
Ankara Çayı[91][92] ve
Kızılırmak sayılabilir. Buna rağmen, sularının arıtılmasından bu yana Kızılırmak Ankara şehrinin ihtiyacını kısmen karşılamaktadır.
Gölbaşı'ndaki Mogan ve Eymir göllerinde kirlilik yüzünden toplu balık ölümleri olmuştur.
[93][94] Tuz Gölü'ndeki kirlilik de bölgenin ekolojisini etkilemekte,
[95] gerek
iklim değişikliği, gerek kaçak kuyular nedeniyle Tuz Gölü'nün 2015'e kadar kuruması beklenmektedir.
Hava kirliliği 1980 başlarında tehlikeli boyutlara ulaşmış olan Ankara şehri, daha sonra
düşük kaliteli kömür yerine
doğal gaz kullanımının yaygınlaşması sonucu, bugün orta derecede kirli bir havaya sahiptir. Buna rağmen, 2008'de il çapında yapılan ölçümlere göre, kış aylarında
kükürt dioksit oranı 96 pg/m
3 olarak ölçülen Ankara, Türkiye'de hava kirliliğinin en yoğun olduğu il oldu.
Sincan ve Etimesgut belediyeleri hariç tüm merkez belediyelerinin çöplerinin gönderildiği ve yakın zamana kadar önemli bir
çevre sağlığı sorunu teşkil eden
Mamak çöplüğü, günümüzde ıslah edilmiştir. Atıklardan
elektrik,
gübre ve
metan gazı üretilmekte, çöplerde
geri dönüşümü mümkün olan maddeler ise endüstriye ham madde yapılmaktadır.

Ankara şehrinin
Expedition 19 uzay ekibi tarafından çekilmiş uydu görüntüsü (11 Nisan 2009)
Ankara ili, Ankara şehrinin başkent olmasından sonra hızla kalabalıklaşmıştır. Özel ve kamu sektörü yatırımları başkent ve yöresine yoğunlaşmış, bunun sonucu ortaya çıkan çalışma olanakları büyük bir nüfus akımına yol açmıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim altyapısının gelişmişliği, suç oranının düşük olması, kişi başına kamu yatırımının ve kişi başına mevduatın yüksek olması gibi nedenlerin
[96] göçü teşvik ediyor olması muhtemeldir. Cumhuriyet tarihi boyunca ilin nüfusu ülke nüfusunun iki katı hızda artmıştır. Ankara'nın nüfusu hiçbir zaman tam olarak hesaplanamaz. Memur ve öğrenciler ağırlıkta olduğu için net nüfus bulunamaz. Tuik verilerine göre nüfusu 5 milyondan fazla iken gayriresmi nüfusu 8 milyondur. 1927 sayımında nüfusu 404 bin olan il Türkiye nüfusunun %3,2'sine sahipken bugün 8 milyon nüfus ile bu oran %6,3'tür. 2007-2008 yılları arasında ise nüfus artış hızı (%1,83), ülke nüfus artış hızının (% 1,32) birbuçuk katı olmuştur.
[97] Bu büyümenin başını çeken Ankara kenti aldığı göçe rağmen, 2008'de Ankara'da işsizlik oranı (%11,8) Türkiye genel işsizlik oranına (%11,0) yakındır. İstihdam edilenlerin %72'si hizmetler, %26'sı sanayi, %2'si tarımda çalışır (bu oranlar Türkiye için sırasıyla %49, %27 ve %24'tür).
[98]
Ankara'nın nüfusu 2014 yılı itibariyle 5.150.072 kişidir.
[99] İç Anadolu'da bulunan ve nüfusları azalmakta olan
Çorum ve
Yozgat, Ankara'ya en fazla net göç veren illerdir.
[100] İl nüfusunun tamamı il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır.
[101] Ayrıca 15.608.868 kişilik
İç Anadolu nüfusunun yaklaşık yarısı Ankara ilinde ikamet etmektedir.
[101]
Ankara il nüfusu Türkiye geneline göre daha yüksek bir eğitim düzeyine sahiptir. 2008 verilerine göre, 15 yaş üstü okuma yazma oranı toplam il nüfusunun %88'ini (erkeklerde %91, kadınlarda %86'sını) oluşturur, bu oran Türkiye için %83'tür (erkeklerde %88, kadınlarda %79). Bu farklılık özellikle nüfusun üniversite eğitimli kesiminde belirginleşir: üniversite ve yüksek okul mezunlarının toplam nüfusa oranı Ankara'da %10,6, Türkiye genelinde ise %5,4'tür.
[102]
| Ankara il nüfus bilgileri |
| Yıl | Toplam | Değişim | Sıra | Oran | Kır - Şehir | Erkek - Kadın |
|
| 1965[103] | 1.644.302 | — | 2 | %5.24 | 574.541 |
| 1.069.761 | 872.680 | %53.1 | %46.9 | 771.622 |
|
| 1970[104] | 2.041.658 | %24  | 2 | %5.73 | 574.354 |
| 1.467.304 | 1.067.437 | %52.3 | %47.7 | 974.221 |
|
| 1975[105] | 2.585.293 | %27  | 2 | %6.41 | 587.313 |
| 1.997.980 | 1.359.373 | %52.6 | %47.4 | 1.225.920 |
|
| 1980[106] | 2.854.689 | %10  | 2 | %6.38 | 615.722 |
| 2.238.967 | 1.466.584 | %51.4 | %48.6 | 1.388.105 |
|
| 1985[107] | 3.306.327 | %16  | 2 | %6.53 | 569.118 |
| 2.737.209 | 1.702.805 | %51.5 | %48.5 | 1.603.522 |
|
| 1990[108] | 3.236.626 | -%2  | 2 | %5.73 | 399.907 |
| 2.836.719 | 1.658.276 | %51.2 | %48.8 | 1.578.350 |
|
| 2000[109] | 4.007.860 | %24  | 2 | %5.91 | 467.338 |
| 3.540.522 | 2.027.105 | %50.6 | %49.4 | 1.980.755 |
|
| 2007[110] | 4.466.756 | %11  | 2 | %6.33 | 325.866 |
| 4.140.890 | 2.225.033 | %49.8 | %50.2 | 2.241.723 |
|
| 2008[111] | 4.548.939 | %2  | 2 | %6.36 | 153.051 |
| 4.395.888 | 2.267.779 | %49.9 | %50.2 | 2.281.160 |
|
| 2009[112] | 4.650.802 | %2  | 2 | %6.41 | 136.881 |
| 4.513.921 | 2.318.633 | %49.9 | %50.2 | 2.332.169 |
|
| 2010[113] | 4.771.716 | %3  | 2 | %6.47 | 130.460 |
| 4.641.256 | 2.379.226 | %49.9 | %50.1 | 2.392.490 |
|
| 2011[114] | 4.890.893 | %2  | 2 | %6.55 | 128.777 |
| 4.762.116 | 2.439.058 | %49.9 | %50.1 | 2.451.835 |
|
| 2012[115] | 4.965.542 | %2  | 2 | %6.57 | 123.406 |
| 4.842.136 | 2.474.456 | %49.8 | %50.2 | 2.491.086 |
|
| 2013[116] | 5.045.083 | %2  | 2 | %6.58 | 0 |
| 5.045.083 | 2.507.525 | %49.7 | %50.3 | 2.537.558 |
Değişim, bir önceki nüfus sayımına göre artış veya azalış yüzdesidir. Sıra, Ankara il nüfusunun Türkiye illeri arasındaki sıralamasıdır. Oran, Ankara il nüfusunun, Türkiye nüfusuna oranıdır.
Prof. Dr.
Leyla Karahan'ın
Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması adlı çalışmasına göre
Türkçenin Ankara ilinde kullanılan şivesi Batı Anadolu ağızları içindedir ve
Bala,
Haymana,
Niğde,
Şereflikoçhisar,
Çubuk,
Kalecik,
Kırıkkale,
Kızılırmak,
Çorum,
Yozgat,
Kırşehir,
Nevşehir,
Kayseri,
Şarkışla,
Gemerek bölgelerinde konuşulan ağız ile aynı alt sınıftadır.
[117].
İl içinde karayolu, demiryolu ve havayolu ile ulaşım yapılmaktadır. Ayrıca başkent Ankara'da gelişmiş bir toplu taşımacılık sistemi şehir nüfusunun ulaşım ihtiyacını karşılar.
Toplu taşımacılık altyapısına rağmen ve belki ildeki refah seviyesinin bir göstergesi olarak, Ankara nüfus başına motorlu taşıt sayısında 100 kişiye 18 otomobil ile Türkiye'nin birinci ilidir.
İl merkezinin kuzeyinde yer alan
Esenboğa Uluslararası Havalimanı havayolu ile giriş çıkışı sağlayan en önemli noktadır.
[118] Esenboğa'dan Türkiye'nin hemen her iline, ayrıca Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu'nun çeşitli şehirlerine uçmak mümkündür. 2006 yılında tamamen yenilenip kapasitesi ve işlevi çağdaşlaştırılmıştır. Havalimanını kent merkezine bağlayan yol da tamamen yenilenmiş ve yeni geçidler devreye sokulmuştur. Havayolu ile kente ulaşmanın bir başka yolu da ordunun hizmetindeki
Etimesgut Askeri Havalimanıdır. Bu havalimanı sivil uçuşlara kapalı olsa da, gerektiğinde alternatif olarak kullanılmaktadır.
[119] Akıncı,
Etimesgut ve
Güvercinlik hava alanları, askerî amaçlarla kullanılmaktadır.

Ankara yakınında O-4 otoyolu

Ankara ili karayolu haritası
Ankara ili, başkente gidip gelen motorlu vasıta trafiğini kaldırabilmek üzere modern bir
karayoluağına sahiptir. Başkenti çevreleyen O-20
çevre yolu, şehirlerarası trafiğin şehir trafiğini aksatmadan geçmesini sağlar. O-20 başka
otoyollara bağlanarak başkentin ilin ve ülkenin diğer kentlerine ulaşımını sağlar. Bunlardan
O4 otoyolu (
Avrupa E-yolları sistemine göre E89), başkenti İstanbul'a bağlar,
O20 (E90) ise başkenti
Adana'ya bağlar. İl içindeki diğer
devlet yollarının hemen hepsi Ankara şehrine bağlıdır. Ankara şehrini diğer büyük şehirlere bağlayan karayolları arasında D200 (E90) (
Bursa -
Eskişehir -
Ankara), D750 (E90) (
Ankara -
Aksaray -
Adana), D200 (E88) (
Ankara - Elmadağ), O-4 (E89) (
Zonguldak -
Aksaray -
Ankara -
Kızılcahamam -
Gerede), D200 (E88) (
Eskişehir -
Sivrihisar -
Ankara -
Kırıkkale -
Yozgat -
Sivas) bulunur. İl içindeki diğer devlet yolları ise D750 (
Tarsus-
Pozantı -
Aksaray -
Ankara -
Kazan -
Gerede), D765 (
Çankırı -
Kalecik -
Kırıkkale), D260 (
Polatlı -
Haymana -
Bala), D140 (
Beypazarı -
Nallıhan), D695 (
Polatlı -
Akşehir).
Ankara ilinden geçen iki demiryolu vardır. Bunlardan birincisi Ankara şehrini, batıda
Sincan ve
Polatlı üzerinden
Eskişehir'e, doğuda
Irmakve
Boğazköprü üzerinden
Kayseri'ye bağlar. İkinci bir hat Irmak'ı
Çankırı üzerinden
Karabük ve
Zonguldak'a bağlar. Tren yolu ile giriş çıkışta en önemli yer
TCDD Ankara Garı'dır. Burası aynı zamanda ülkenin doğusu ile batısının ayrıldığı noktadır. Halihazırda ülkenin dört bir yanına ve banliyölere buradan tren seferleri düzenlenmektedir. Eskişehir üzerinden Ankara kentini
İstanbul'a bağlayacak olan
hızlı tren projesi'nin Ankara - Eskişehir kesimi 2009'da hizmete açılmıştır.
[121]
İl merkezinde kent içi ulaşımda en yoğun taşımacılık
metro ile yapılmaktadır.
EGO Genel Müdürlüğü tarafından işletilen
Ankara metrosugünde yaklaşık 150.000 yolcu taşır.
[122] Metro ağında halihazırda Metro ve
Ankaray adı altında iki ayrı taşıma sistemi çalışmaktadır. Ankaray Metroya göre daha hafif bir raylı sistemdir. Şu an inşaatı süren iki adet metro ağı vardır.
[123]
Başkent ve çoğu ilçe merkezinde günlük ulaşımda belediye tarafından işletilen otobüsler çalışır. Ayrıca belediyenin özel sektöre ücret karşılığı verdiği özel halk otobüs hatları vardır. Halk arasında bu servisler sıkıntıya yol açsa da belediye bu hizmet anlayışından vazgeçmemektedir.
Dolmuşlar hemen her kentte bulunan bir diğer toplu taşımacılık alternatifidir.
-
Ankara ilinde devlet, askeri, üniversite ve özel hastaneler tarafından sağlık hizmetleri verilir. İlde 2014 itibarıyla 41 tane
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'na bağlı, 10 üniversitelere bağlı, 4 askerî, 2 resmî, 36 özel, 1 belediye hastanesi olmak üzere toplam 94 hastane ve 9 ağız ve diş sağlığı merkezi bulunmaktadır.
[124] Türkiye'de en çok üniversite hastanesi olan il Ankara'dır.
[125] En büyük hastaneler arasında
Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi (2000 yataklı),
[126] Gülhane Askeri Tıp Akademisi (1600 yataklı),
[127] Hacettepe Hastanesi (1000 yataklı),
[128] Ankara Numune Hastanesi (1109 yataklı),
[129] Ankara Hastanesi (678 yataklı)
[130] sayılabilir. Dünyanın en büyük göz hastanesi
Dünyagöz Ankara Hastanesi de Ankara'dadır.
[131]
Yeşil alanlar, eğlence parkları, mesire yerleri[değiştir | kaynağı değiştir]
İlde kişilerin eğlenmeleri, dinlenmeleri ve doğaya yakınlaşabilmelerine olanak sağlayan kent parkları ve şehirlerin dışında bulunan, korunmaya alınmış doğal bölgeler bulunmaktadır. Bunların bir bölümü göl, gölet ve baraj gölleri etrafındaki yeşil alanlardır, bir bölümü ise yayla ve ormanlık bölgelerdir.
Korunmuş tabiat alanları arasında Kızılcahamam'da
Soğuksu Millî Parkı, Bâlâ'da
Beynam Ormanları ve
Çamkoru Tabiat Parkıbulunmaktadır. Diğer korunan alanlar arasında
Nallıhan ilçesindeki Nallıhan Davutlar Kuş Cenneti, Hoşebe Mesire Yeri (Ardıç Ormanları), Anıt Ağaç (Kaba Ardıç), Yaban Koyunu Yerleştirme Sahası, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ve Asarlık Tepeler Tabiat Anıtı vardır.
İlin çeşitli yerlerindeki
mesire alanları, piknik ve dinlenme olanakları sunar.
Bâlâ'daki
Kesikköprü barajında piknik alanları, yüzme ve kayık gezinti olanakları, Beynam Ormanlarında da piknik alanları, çocuk parkı, restoran ve benzeri olanaklar temin edilmiştir.
Çubuk'taki
Çubuk-2 Barajı da doğal güzellikleri ile popüler bir ziyaret yeridir.
Etimesgut'taki
Göksu Parkı ve
Atatürk Orman Çiftliği de birer dinlenme, piknik ve gezi alanıdır, Göksu parkında çeşitli modern spor ve rekreasyon tesisleri bulunmaktadır.
Gölbaşıilçesindeki
Mogan Parkı ve Gölü ile
Eymir Gölü, başkente yakın bir mesire ve turizm bölgesi sayılır.
Kızılcahamam'daki
Soğuksu Parkı bir diğer mesire parkıdır.
Nallıhan'daki ardıç ormanlarında Hoşebe mesire yeri bulunmaktadır.
Beypazarı Eğriova Yaylası'ndaki mesire yerinde göl ve orman manzaraları bulunur ve ziyaretçilerin doğa sporları, doğa yürüyüşleri, izcilik faaliyetleri yapması mümkündür.
Çamlıdere'deki Aluçdağı mesire yeri, Aluçdağ Festivali ve
yağlı güreşleri ile bilinir.
Resmen mesire yeri olarak tanımlanmamış olmakla beraber, ilin çeşitli yerlerindeki vadi ve yaylalar doğa yürüyüşleri, kamping, su olan yerlerde balıkçılık gibi faaliyetlere olanak sağlamaktadır.
[134][135] Kamp ve karavan etkinlikleri için
Soğuksu Millî Parkı, Çubuk-Karagöl Orman İçi Dinlenme Yeri,
Bayındır Barajı, Eğriova Yaylası ve Benli Yaylası uygundur.
[136]
Ankara'nın ilçelerini gösteren tıklanabilir harita.
-
Ankara ili, Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesine kadar
Ankara vilayeti sınırları içindeydi. 13 Ekim 1923'te
Ankara şehrinin Türkiye'nin başkenti olmasının ardından
[142] ilde nüfus hızla artmaya başlamış ve buna bağlı olarak yıllar içinde ilin idari yapısı değişime uğramıştır.
Çankaya 1936 yılında Ankara Merkez ilçesinden ayrılmış ve yeni bir ilçe haline gelmiştir.
[143] 1953 yılında
Altındağ ilçesi kurulmuştur.
[144] Etimesgut, 1968 yılına kadar kaza olarak kalmış, daha sonra Ankara şehrine ait bir mahalleye dönüştürülmüş, 1990 yılında ise ilçe yapılmış ve belediye teşkilatı kurulmuştur.
[145] 1983'te bir grup yeni ilçe daha oluşmuştur: Evvelden
Altındağ ilçesine ait olan
Keçiören,
[146] Çankaya'ya bağlı bir mahalle olan
Mamak,
[147] 1923'ten beri bir kaza olan
Gölbaşı[148] ve daha evvel bir kaza olan
Sincan. Bu ilçelerden Sincan, 1988'de Ankara Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınarak metropol ilçe konumuna getirilmiştir.
[149] Evvelden birer kasaba olan
Kazan(1987'de
[150]),
Akyurt (1990'da
[151]) ve
Pursaklar (2008'de
[152]) Ankara ilinin yeni ilçeleri olmuştur.
Bu süreç içinde Ankara iline bağlı olan bazı bölgeler de ilden kopmuştur. 1989'a kadar ile bağlı olan
Kırıkkale ilçesi, 1989'da ve 3578 sayılı yasa gereğince ayrı bir il olmuştur.
[153]Ankara ili
Şereflikoçhisar ilçesine bağlı bir kasaba olan
Ağaçören 1989'da çevresindeki köylerle birlikte bir ilçe olup
Aksaray iline bağlanmıştır.
[154]
İlçe merkezlerinin belediye başkanları ve bunların partileri aşağıdaki tabloda verilmiştir: